birgün aniden kör olsaydım muhtemelen ilk düşüneceğim şey eve nasıl gideceğimdir. insan böyle bir durumda ilkin ,doğal olarak korunma ihtiyacı hisseder. korunmanın en cisimleşmiş hâli de evdir. herkesin kör olduğu bir dünyada yaşasaydım içimdeki o bencil şey ortaya çıkar ve sadece kendimi düşünürdüm. her türlü ahlaksızlığı ,burada tabi ahlak kavramının değişkenliği de göz önünde bulundurulmalı, yapardım. nasıl olsa kimse beni görmüyor diye gidip bir duvar kenarına büyük abdestimi yapar arkama bile bakmazdım. köşe başlarında sıkıştırdığım biriyle sevişir seslerimizi duyanları umursamazdım bile. elektrik su olmadığından banyo yapmaz kirden katmerlenmiş vücudumu aleni bir şekilde sergilerdim. havalar sıcaksa çırılçıplak dolaşırdım.
aç kalmayayım diye insanların elindekileri çalardım. zor kullanırdım. gücüm sezgilerim beni ne yapıyorsa o olurdum. körler dünyasında kral olurdum.
olur muydum bilmiyorum. zira içimde hala tanrı var. ve beni görüyor diye düşünürdüm sanırım. ne kadar böyle devam eder, tanrıyla birlikte olurdum bilemiyorum ama en azından hemencecik azıtacak bir adam değilim.
körlükte insanlar tüm ahlaki değerlerden kendilerini soyutluyorlar, gelen körlük fiziksel bir çöküşten ziyade ruhsal bir yıkım oluyor onlar için. madem kimse görmüyor o halde her şey mübahtır.
saramago insanı tanıyan bir yazar ve tüm şehrin kör olduğu bir dönemde neler olabileceğini iyi kestirmiş. böyle bir şey olsa idi aşağı yukarı kitapta anlatılanlar yaşanırdı. kültürden kültüre göre değişse de değer yargıları er geç yerle bir olurdu.
kitapta gözleri gören sadece doktorun karısı kalıyor. onun bölümlerini okudukça bu kitabın peygamberi olduğunu düşündüm kadının. tüm peygamberler gibi o da yanlışı görmekle cezalandırılmış. ve onları elinden geldiğince düzeltmekle. yanına kattığı altı kişi ve bir de köpekle bana ashab-ı kehf'i hatırlattı. belki saramago bunu bilerek yaptı belki yapmadı bilmiyorum. ancak benzer bir durum onların da başına gelince onlar uyumuşlardı. bu çılgınlık bitene kadar uyumuş ve kurtulmuşlardı. bu kitaptaki insanlar ise kör oldular. kurtuluş için kör olmak gerekiyor sanırım. ya da uyumak.
doktorun karısı kiliseye girdiğinde tüm tasvirlerin ve heykellerin gözünü bantlanmış olarak görür. birisi artık tanrı bile kör oldu mesajı vermektedir. halbuki tanrı mutlak bir görme eylemi için gözlerin kapatılması gerektiğini buyurmaktadır aslında.
görmek istiyorsan görmenin ne olduğunu bilmek istiyorsan gözünü kapat.
baki selamlar.