31 Mart 2016 Perşembe

ŞANZELİZE DÜĞÜN SALONU - TARIK TUFAN

uzuuun bir aradan sonra ilk yazım olması sebebiyle bir iki kelam bu nekahat dönemine dair olacak 
sonra da tarık tufanın şanzelizesinden bahsederim.
son yazıyı yazdıktan sonra şöyle bir baktım yazdıklarıma ve internette ya da edebiyat dergilerinde 
örneklerine sıklıkla rast geleceğiniz süslü cümlelerden mürekkep yazılar yazmadığımı farkettim. 
hepsi kitap okurken not alınmış yazılar gibiydi. bu durum beni rahatsız etmediği için çok takılmadım. takıldığım şey kitaplar hakkında tam olarak hissettiklerimi  aktaramıyor oluşumdu. her şey zihnimde fakat kalemin ucuna gelirken ne oluyorsa oluyor bambaşka bir şeye dönüşüyordu yazdıklarım. işte ey kari biz bu yazamama haline avamın alim ile farkı diyoruz ya da diyorlar.
baktım ben buyum ara vereyim dedim. sonra araya başka işler girdi sınav hazırlığı derken hiç kitap 
okuyamadığım bir dönem oldu ve nihayetinde tarık tufanın şanzelize düğün salonu ile kitap okumaya tekrar başladım.
tarık tufanı tanıyordum, en azından televizyonda epey bir izlemişliğim vardır ama hiçbir kitabını 
okumamıştım. tamamen önyargıyla ilgiliydi okumama sebebim. misal kadın yazarların iyi 
yazamadıklarını düşünmem gibi bir önyargı. böyle önyargılar vardır hayatımızda orada dururlar ve 
yıkmak için bir gayret göstermeyiz. işte yazara karşı mesnedi olmayan bu tutumum kendisiyle bizzat tanışmam ile yıkılmış oldu. kitabı da kendisi hediye etti zaten. 
uzatmayayım işte önce her şey suydu ve rab ol dedi....
sağolsun nazik bir insan gerçekten ve birazdan yazacağım şeylerde bu nezaketinden etkilendiğim gibi durum düşünülmesin. okurken ne hissettiysem onları yazmaya gayret edeceğim.
kitaba farklı bir isim vermesini tercih ederdim öncelikle zira bilenler bilir şanzelize gaziosmanpaşa 
apaçilerinin ki bunlar oldukça değişik bir kabiledir, takıldıkları ,sınırsız eğlence vaadeden bir yer 
olarak kazındı hafızalara. kitabın adının bilinçli olarak bundan dolayı konulduğunu düşünmemem 
için bir sebep yok. bu da bence bir hafiflik algısı oluşturuyor.
şimdi bir tümdengelim yapalım.
güzel kitap

ve güzel benim değerlerim ölçünde güzel
güzel iyidir
o hal de bu kitap da iyidir.
aforizmalarla harmanlanmış akıcı sıkmayan olay kurgusunun bilindik ama yine de konudan dolayı farklı olduğu bir solukta bitiveren bir kitap.
kahraman bir seçim yapıyor. olaylar da o seçimin etrafında dönüyor. 
ayrıntıya fazla girmeye gerek yok aslında zaten bir solukta okunduğunu söylemiştim.
benim asıl değinmek istediğim islami hayat tarzına sahip ailelerin fertlerinin bu ikilemleri çokça yaşaması. bir kızı seversiniz ona dokunmak onunla gezmek hep onunla vakit geçirmek istersiniz ama sizi tutan ipler buna müsade etmez. illaki evlenme fikri gelir dolaşır dilinize gelir aksi bir ilişki mümkün değildir. neden?
arkadaş sohbetleri yapılır herkes şen şakrak eğlenir biralar ağızlarda yuvarlanır ama siz içseniz de gülseniz de dans pistinde hoplasanız da aklınızda hep acaba bu halim ne olacak sorusuyla başbaşasınızdır.
eğlenemezsin yaşayamazsın çünkü sen dünyanın gelip geçici olduğuyla asıl ödülün ötelerde olduğuyla büyüdün. ne kadar uğraşsan da boşunadır. sen buraya bu dünyaya ait olamazsın. arafta insan ne kadar mutludur ey kari!
kitap bu ikilemi sıklıkla atlatmaya çalışıyor bunu çok da ayrıntılandırmadan herkesin rahatlıkla anlayabileceği bir dilden yapıyor. bu herkesin anlaması meselesi ticari kaygılardan  da olabilir yazarın gücünün sınırlarından da olabilir.  Demem odur ki bir kitabı iyi yapmak için ölçü değildir herkesin algısı.
bu kitap kadınları anlatıyor
bu kitap ikilemleri seçimleri anlatıyor
bu kitap seni ey islamcı kardeşim en çok da seni anlatıyor